Kayıtlar

ADSIZ ŞİİRLER - ÖZDEMİR ASAF

Resim
Ben size ne yaptım Çağrı mı, armağan mı, ceza mı Ne vardı böyle karşıma geçecek Ben ne yazılar ne çizgiler yitirdim hatırlamadım Ne var ki sizinki onlar gibi gitmeyecek Artık olan oldu Gitmeniz gitmeseniz bir Ben de düş kursam da kurmasam da Aklıma yüzünüz gelecektir Ben size ne yaptım, Ne kötülüğüm dokundu size İnanın - hoş niçin inanacaksınız- Sizi şu ana kadar tanımazdım İnanmak, bilmek yakışmaz size Karşıma çıkmayacaktınız. Karşımda bir resim gibi şimdi Kurmadığım düşlerin çizdiği, siz Hem gözüme hem düşünceme Çakılıp kaldınız Renklerinize ve biçimlerinize Düş dışı gerçeklerin çizdiği siz Beni benden çıkardınız Beni benden aldınız Göz görmeye-görmeye Bir uzağa bıraktınız Kendime dönmeye artık çok geç. Özdemir Asaf

NASIL SEVMELİ ?

Resim
Yaşar Kemal, Tilda ve bütün "sıra arkadaşları" için... "Biz namuslu yaşadık Tilda. İyi insanlar olduk." Bu, en uzun cümlesidir Türkçe'nin. Yaşar Kemal'in ölen eşi Tilda'nın mezarı başında söylediği. En uzun romandan daha uzun, en ağırından daha taş. İnsan, hayatın o kadar da kısa olmadığını anladığı zaman büyüyor galiba. Yaşayan için bitmeyecek bir şeydir çünkü hayat; ancak, ölmekte olan için kısa. Düştüğün yerde kalınmaz çünkü, vurulduğun yerde bitilmez. Uzar, genleşir hatta delinip derinleşir zaman. Birikirsin. İnsan en çok bunu anladığında yalnızdır. Birikeceğini, hayatın ölüme kadar bitmeyeceğini anladığı an. Aslında gerçekten tam o anda birini arar insan. İnsanlığın ucuz cehenneminde bir başına olmamak için. Olup bitenler hakkında hiç değilse konuşmak için. Bir şey görünce dönüp "gördün mü?" demek için. O yüzden işte... "Tilda benim arkadaşımdı. Dostumdu. Kardeşim, kardeşten de öte bir şeyimdi. Edebiyat konuş...

Ayrılık Sevdaya Dahil - Atilla İlhan

açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın en görkemli saatinde yıldız alacasının gizli bir yılan gibi yuvalanmış içimde keder uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın rüzgâr uzak karanlıklara sürmüş yıldızları mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan onu çok arıyorum onu çok arıyorum heryerinde vücudumun ağır yanık sızıları bir yerlere yıldırım düşüyorum ayrılığımızı hissettiğim an demirler eriyor hırsımdan ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş tedirgin gülümser çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var çünkü ayrılık da sevdâya dahil çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili hiç bir anı tek başına yaşayamazlar her an ötekisiyle birlikte herşey onunla ilgili telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar gittikçe genişleyen yakılmış ot kokusu yıldızlar inanılmayacak bir irilikte yansımalar tutmuş bütün sâhili çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil çünkü ayrılık da sevdâya da...

Tanrı ile Narada

Tanrı ile Narada adlı bilge yan yana yürürlerken gözleri engin bir boşluğa dalar. Bir süre sonra Narada Tanrı’ya dönüp sorar: “Ey yüce Tanrım, bu dünyanın ve orada yaşayan bütün yaratılmışların hayatının görünümlerinin ardındaki sır nedir?” Tanrı gülümser ve susar. Yola devam ederler.”Evladım” diyerek ufka bakar Tanrı.”Güneşin sıcağı beni susattı.Bu yoldan biraz daha gidersen bir ırmak bulacaksın.Irmağı takip et, bir kasabaya geleceksin.Oradaki evlerden birisine git ve bana bir bardak soğuk su getir.” “Hemen” der Narada ve yola koyulur. Bomboş arazide dakikalarca yürüdükten sonra gerçekten bir ırmağa gelir.Irmağın öte yanında bir yerleşim alanı vardır.Narada derli toplu gözüken bir çiftlik evine yaklaşarak kapıyı çalar. Kapıyı gözleri ışık saçan, şahane bir kız açar. Kızın gözleri ona Yüce Tanrı’sının gözlerini hatırlatır. Narada bu gözlerin içine baktığı anda Tanrı’nın talimatını ve oraya geliş amacını unutuverir! Narada bu şahane kızla evlenip çoluk çocuk sahibi olur.İşlerini büyütür...

Çalıkuşu'nun Kamran'a Veda Mektubu

''Yolun açık olsun… Ben bunu ilk kez yürekten söyledim.  Ve ben bunu ilk kez böyle yürekten söyleyince; “yolun açık olsun” Bir dua niteliği kazandı.  Kalbim barıştı seninle böylece Herkes ettiğini bulur;  ben de, sen de…  Bu hep böyle.  Ne çıkar ben bir kapıyı açsam… Açmasam ne çıkar?.. Çarpıp gitsem? Ardındaki odalar çoktan yitmiş, Kapılar yansa, ne çıkar…   Benim şu hayatta yaptığım en iyi ikinci iş; -ki beni bilirsin kendimle ilgili çok hoş düşüncelerim yoktur benim şu hayatta yaptığım en akıllıca iş; Oltamın ucuna, uçurtma takıp Gökyüzü avlamaktır.  Benim şu hayatta yaptığım en iyi sonuncu iş; Kafamı duvarlara çarpıp çarpıp, nihayet anlamaktır. Diyeceğim o ki;  Kan revan bir ahmaklıktır…  Benim şu hayatta yaptığım en iyi üçüncü iş. Ne çıkar sarsan yaramı ? Sarmasan, öldürsen ne çıkar… Ben çoktan tükürmüşüm ciğerimi.  Nefes olsan, ne çıkar…  Benim şu hayatta yaptığım en berbat d...

Sana Ne Yaptılar - Atilla İlhan

Resim
SANA NE YAPTILAR O sabah mı çıkmıştın, bir gün önce mi Bir bıçağın ağzında yürür gibiydin Demirlerin soğukluğu soluk dudaklarında Gözlerinde karanlığı dar hücrelerin Seni görür görmez özgürlüğümden utandım Söyle ne içersin, çay mı kahve mi Çok değişmişsin birden tanıyamadım. Saçların uzundu, omuzlarına akardı Gönlümüz şenlenirdi sarışınlığından Onlar mı kestiler, sen mi kısalttın Gülerdin, içimize aylar doğardı Görünmez dağların arkasından Eski gülümsemeni beyhude aradım O sabah mı çıkmıştın bir gün önce mi Çok değişmişsin birden tanıyamadım. Bir çay içer misin, yoksa kahve mi Kibritim yok, demek cigaraya başladın Ellerin de titriyor, bir şeyin mi var Böyle bir kız değildin sen eskiden Sana ne yaptılar, sana ne yaptılar? Kirpiklerin ıslanıyor durup dururken O sabah mı çıkmıştın, bir gün önce mi Çok değişmişsin birden tanıyamadım. Attila İLHAN

Kuzguncuk Oteli - Haydar Ergülen

Resim
Kuzguncuk Oteli evimi bir sokakla aldattım, üstümde ay var bu gümüş semtinde bir sokağın üçüncü katıyım, deniz bana bakıyor, ben artık yalnızca denize karşıyım üstüme gelme ay hanım, Kuzguncuk otelinde iyilik katına çık, senin konukların ağır, ben bir anıyı ağırlamakla geçen hayatlardanım ruhumun bir otelde ilk kalışı bu aynı, oda, aynı yatak, aynı aynada birbirimizi ilk görüşümüz, başka veda yok, üstümdeki yabancıyla uyumalıyım ruh semtinden kayık açma ay hanım!  sana hazır değilim, senden yanayım kim taşınsa çıkamıyorum içimdeki evden Kuzguncuk otelinde iyiliğin katı çok yıldızlar gibi çık çık bitmiyor ay hanım, sen bu cocuğu bir yerden hatırlıyorsun ben bu cocuğu bir yerden unutmalıyım Haydar Ergülen